25 Ağustos 2011 Perşembe

İmkansızın Şarkısı (Norwegian Wood)





Ben Haruki Murakami'yle yeni tanıştım.. Büyük kayıpmış aslında, ama Japon Edebiyatı'ndan okuduğum bir iki faciadan sonra önyargılarımın kurbanı oldum.. İmkansızın Şarkısı gerçekten ama gerçekten çok güzel bi kitaptı.. Okuyunuz, okutunuz..

Filme gelince, kötü uyarlamalar görmüştüm ama bu kötünün de kötüsü.. Hayır Japon filmi seyretmek zaten başlı başına yorucu, bi de bu kadar mükemmel bi kitabı sanat filmi olarak uyarlamak isterken içine etmek!!! İçim şişti, beynim ısındı, atlaya zıplaya izledim.. Zaten filmde diyaloglar o kadar eser miktarda ki hiçbir şey kaybetmedim.. (Neden bi kısım yönetmenler uzun uzun çay içine, yürüyen, uzaklara bakan insanları; ya da şırıl şırıl akan dereleri, rüzgarda uçuşan yaprakları falan seyretmekten zevk alacağımızı düşünürler ki?) Kitabı okumadıysanız filmden hiçbir şey anlamayacağınızı, ama sanat filmi severlerdenseniz derinlikli mesajlar çıkaracağınızı ve bunların hikayenin orijinaliyle hiç alakalı olmayacağını garanti ederim.. Kitabı okuduysanız da filmi izlerken sinir hastası olmanız işten bile değil! Yani her iki koşulda da izlemeyin derim!

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Lütfen anneme iyi bak!


Kitabı yeni bitirdim ve o kadar etkilendim ki nasıl anlatsam ne söylesem bilmiyorum..
Çoğu satırı gözlerim dolu dolu okudum, sık sık gidip anneme sarıldım..
Süslü cümleler kurmadan, büyük laflar etmeden o kadar yalın o kadar sade anlatılmış ki bir annenin yokluğu çarpıldım resmen..
Dili ilk başta garip gelebilir, alışkın olmadığımız bir anlatım tekniği; Kore kültürü de tuhaf gelebilir, isimler, yerler, yemekler..
Ama bu yazıyı okuyan birileri varsa..
Lütfen bu kitabı okuyun!

1 Mayıs 2011 Pazar

Amerikan Tanrıları

"...Doğru olan şeylere inanabilirim, doğru olmayan şeylere inanabilirim, doğru olup olmadığını kimsenin bilmediği şeylere inanabilirim. Noel Baba'ya, Paskalya Tavşanı'na, Marilyn Monroe'ya, Beatles'a, Elvis'e ve Bay Ed'e inanabilirim. Ben insanların kusursuzlaştırılabilir olduğuna, bilginin sınırsız olduğuna, dünyanın gizli bankacılık kartelleri tarafından yönetildiğine ve düzenli olarak uzaylılar tarafından ziyaret edildiğine, bu uzaylıların bazılarının kırışık lemurlara benzeyen iyi uzaylılar, diğerlerinin sığırları sakatlayan, suyumuzu ve kadınlarımızı isteyen kötü uzaylılar olduğuna inanıyorum. Geleceğin berbat olacağına inanıyorum, geleceğin süper olduğuna inanıyorum, bir gün Beyaz Bizon Kadın'ın geri döneceğine ve herkesin kıçına tekmeyi basacağına inanıyorum. Bütün erkeklerin yalnızca aşırı gelişmiş, büyük iletişim sorunları olan oğlan çocukları olduğuna ve Amerika'daki harika seksteki düşüşün eyalet bazında arabalı sinema sayısındaki düşüşe paralel gittiğine inanıyorum. Bütün politikacıların ilkesiz sahtekarlar olduğuna inanıyorum ve yine de onların diğer seçenekten daha iyi olduğuna inanıyorum. California'nın büyük deprem geldiğinde denize gömüleceğine, Florida'nın deliliğe, timsahlara ve zehirli atıklara boğulup dağılacağına inanıyorum. Antibakteriyel sabunub hastalığa ve kire karşı direncimizi yok ettiğine ve bu yüzden bir gün, tıpkı Dünyalar Savaşı'ndaki Marslılar gibi sıradan bir nezle yüzünden türümüzün yok olacağına inanıyorum. Son yüzyılın en büyük şairlerinin Edith Sitwell ve Don Marquis olduğuna, yeşimin kurumuş ejderha spermi olduğuna ve binlerce sene önceki yaşamlarımdan birinde tek kollu bir Sibiryalı bir şaman olduğuma inanıyorum. İnsanoğlunun kaderinin yıldızlarda olacağına inanıyorum. Şekerin gerçekten de çocukken daha lezzetli olduğuna, bir yabanarısının uçmasının aerodinamik açıdan imkansız olduğuna, ışığın hem dalga hem hem partikül olduğuna, bir yerlere bir kutunun içinde canlı ve aynı zamanda ölü olan bir kedi bulunduğuna (ama kediyi beslemek için kutuyu açmazlarsa sonunda yalnızca iki biçimde ölü olacağına) ve evrende evrenden milyarlarca sene daha yaşlı olan yıldızlar bulunduğuna inanıyorum. Benimle ilgilenen, benim için endişelenen, yaptığım her şeye göz kulak olan kişisel bir tanrım olduğuna inanıyorum. Evreni harekete geçirdikten sonra kız arkadaşlarıyla takılmaya giden ve benim yaşayıp yaşamadığımı bile bilmeyen aldırışsız bir tanrı olduğuna inanıyorum. Kayıtsız kaos, arka plan gürültüsü ve salt kör talihle dolu boş ve tanrısız bir evrene inanıyorum. Cinselliğe aşırı değer verildiğini söyleyen herkesin o işi doğru düzgün yapmamış olduğuna inanıyorum. Neler olup bittiğini bildiğini iddia eden herkesin önemsiz konularda yalan söyleceğine inanıyorum. Mutlak dürüstlüğe ve sağduyulu sosyal yalanlara inanıyorum. Kadınların seçme hakkında, bir bebeğin yaşama hakkında,insan hayatı kutsal olsa da, yasal sisteme kesin olarak güvenilebildiği sürece ölüm cezasında yanlış bir taraf olmadığına ve ancak bir budalanın yasal sisteme inanacağına inanıyorum. Hayatın bir oyun olduğuna, hayatın zalim bir şaka olduğuna, hayatın sen yaşarken olanlar olduğuna, bu yüzden arkana yaslanıp zevkini çıkarman gerektiğine inanıyorum. ..."

Neil Gaiman
Amerikan Tanrıları (s.413-415)

PS: Amerikan Tanrıları yeni basımı çıktı. Okuyunuz, okutunuz. Ancak acele ediniz, zira Nail Gaiman söz konusu olduğunda tükenen baskıların yenilenmesi için bi 10 sene kadar beklemek gerekebiliyor.


...

22 Şubat 2011 Salı

Isabel Allande - Canım Sevgilim Inés

Amerika keşfediliyor ve bu topraklar bütün dünyanın iştahını kabartıyor..
Şarlken imparatorluğundaki İspanya, Şili ve çevresini sömürge yapmaya karar veriyor..
Taa İspanya'dan kalkıp, gemilere atlayıp hiç üşenmeden gidiyorlar Güney Amerika'ya..
Inés de Suarez Şili'nin fethinde yer alan kadınlardan biri ve kitap onun dilinden yazılmış..
Çok ama çok güzeldi, çok şey öğrendim..
Ama en çok kafam karıştı.. Yerlilere üzülmek ve hak vermekle, İspanyollara üzülmek ve hak vermek arasında gidip geldim.. Hayır İspanyolların yaptığında hak verilecek bir şey yok tamam ama kitabı okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız..
Şiddetle tavsiye ediyorum..


....

Etiketler: , ,

15 Şubat 2011 Salı

Dirty Dancing


İtiraf etmeliyim ki, izlememiştim bugüne kadar.. Hatta o kadar ilgisizmişim ki şu sıralar Black Eyed Peas'in coverladığı The Time adlı enfes, nefis, mükemmel şarkının (orjinal hali ama) filmin soundtracki olduğundan habersizdim.. Çok şey kaçırmışım, eğer izlemediyseniz bir an önce izleyin derim..
PS: Bir itirafım daha var ki, daha önce hiç Isabel Allande okumamıştım, şu anda "Canım Sevgilim Ines"i boş bulduğum her an okuyorum.. Adına bakarak yargılamayınız, aşk kitabı değil.. Bitirdikten sonra yazarım..
...
.....

Etiketler: , ,

2 Ocak 2011 Pazar

The Misfortunates


Uzun zamandır hiçbir filmde bu kadar gülmemiştim..

Bu filmi izleyelim dediklerinde festival filmi olmasından dolayı (hiç hazetmem zira festival filmlerinden, anlamsız diyaloglardan, başı-sonu belirsiz hikayelerden) oldukça kuvvetli itirazlarda bulundum..

Neyse bi açalım sıkılırsak kapatırız dendi ki ilk dakikadan sardı desem yalan olur ama kapatmadık..

İyiki de kapatmamışız..

Çok ama çok eğlendim izlerken, mutlaka izleyiniz..
PS: Türkçeye "Çölde Kutup Ayısı" (!!??) olarak çevrilmiş ama aldırmayınız, izleyiniz..
....
...

Etiketler: ,

29 Aralık 2010 Çarşamba

Patti Smith - Çoluk Çocuk


Hiç kitap çıkmıyor diye şikayet ettiğim şu günlerde yeni çıkan bu kitabı bulmak, almak ve okuyor olmak beni inanılmaz mutlu etti.. Beat kuşağını anlatan, 68'i anlatan, fotoğrafçı Robert Mapplethorpe ve Patti Smith'in aşkını anlatan müthiş bi kitap, kesin ve net tavsiye:)
...
İlginizi çekerse diye: Robert Mapplethorpe
....
...

Etiketler: , , , ,